Bazen insanlar hayatı renklendirmenin yollarını ararlar. Kimisi başka hayatlarda, kimisi de renklerde, hayallerde… Emre Türk, hayatını renkli boya kalemleriyle ve birkaç karton bardakla renklendirmeyi seçenlerden. “Yalnız kahve içtiğim zamanlarda zihnimi oyalayan bir oyundu bu.” diyor bu tutkusu için. Oyunlar insanı mutlu eder, öyle değil mi?
Merhaba öncelikle sizi tanıyalım.
Emre TÜRK, 1988 yılında Ankara’da doğdum. İnşaat mühendisiyim, aynı zamanda yüksek lisans öğrenimime devam ediyorum. Fırsat buldukça kendimi çizgilerimle ifade etmeye çalışıyorum.
Çizimleriniz çok hoş. Eğitimini aldınız mı ya da almayı düşünüyor musunuz?
Maalesef çizim üzerine bir eğitim alma fırsatım olmadı. İçinde bulunduğum koşullar yakın gelecekte de buna izin vermeyecek gibi görünüyor. Ben de çizgimi devamlı olarak gözlem yaparak, deneme-yanılma ile geliştirmeye gayret ediyorum.
Çizimlerinizi tek kelimede anlatmanızı istesem…
Çizim benim için bir “joker”. Türkçe’deki “şey” kelimesi gibi istediğim yere koyabilirim. Arkadaşım, yalnızlığım, sevgim, tutkum… Her birini karşılayan tek bir kelime…
Bu tutku nasıl başladı peki?
Çok hayalperest bir çocuktum, haliyle en sevdiğim oyuncağım kâğıt/karton bardak ve kalem oluverdi. Rengârenk kalemleri, boyaları görünce halâ ayağım yerden kesilir.
Ne zamandır devam ediyor?
Kendimi bildim bileli çizim hayatıma paralel. Dönemsel olarak ilgim artıp azalmıştır ancak mutlaka benimledir. Anlaşılmadığını düşündüğüm dönemlerde sadece kendim için çizdim.
Neden kâğıt değil de bardak?
Karton bardaklara çizim yapmaya başlamam kötü bir dönem geçirmemle ilgili. Yanımda arkadaş bulamadığım, yalnız kahve içtiğim zamanlarda zihnimi oyalayan bir oyundu bu. Belki ilham gelir diye devamlı kâğıtlar taşımaktansa, aklıma estiğinde ya da bir şeyleri beklerken kahve alıp karton bardakla çalışmak biraz da işime geldi. Bu değişiklik sayesinde yıllardır kâğıtlarla yapamadığım arşivi karton bardaklarla yapar oldum. Terapim, bir yerde beni de düzene soktu.
Genelde Starbucks bardaklarına çizim yapıyorsun. Starbucks aslında bu çizimlerin olduğu bardaklarla gayet ilgi çekici bir şekil alır, bununla ilgili bir girişimde bulunmadın mı?
Bu tarz bir girişimim olmadı. Belki bir fikir olabilir, ancak iş bardak tasarımına gidecekse bunu yapabilecek profesyonel insanlar var.
Bu bardakları satışa sunmak gibi bir planın var mı?
Yaptığım işi hobi olarak görüyorum, maddi bir beklentim yok. İstediğim zamanlarda, istediğim konuda çalışabilme özgürlüğüne sahibim. Açıkçası işin bu amatör ruhu beni daha çok heyecanlandırıyor. Şöyle bir isteğim var; Starbucks, sosyal sorumluluk projesi olarak Tohum Otizm Vakfı ile işbirliği yapıyor, panolarında sergilenmek üzere bardaklar tasarlasak ve bunların karşılığında Starbucks her bardak için Tohum Otizm Vakfı’na bağışta bulunsa… Bardaklara ruhumuzu koyup sahibine geri satmak, hem çok esprili hem de farkındalık yaratabilecek bir eylem olur diye düşünüyorum.
Peki ilham kaynağın?
Çok çeşitli kaynaklardan besleniyorum. Bir şarkının sözlerinden de yola çıkabilirim, o an aklıma gelen nesnelerden de. Bir de kız arkadaşımın, Gökçe’min, iş çıkışlarını beklerken sıkıntıdan ürettiklerim var ki, onlar biraz daha anlamlı benim için.
Bardaklarına neler çizmeyi seviyorsun?
Düşünmeden kalemi bardağa koymayı seviyorum, doğaçlama ilerlerken hiç aklıma gelmeyecek sonuçlar aldığımda inanılmaz mutlu oluyorum. Bunun dışında hepimizin zihninde yer etmiş karakterleri küçük yorumlar katarak çizmek eğlenceli sanırım. Son zamanlarda daha renkli ve detaylı çalışıyorum.
Çizime ilgisi olanlar için bir önerin var mı?
Çizim üzerine eğitim alma şansım olmadığı için teknik hakkında konuşmam doğru olmaz. Ancak motivasyon konusunda birkaç önerim olabilir. Öncelikle çizgilerini kendilerine beğendirmeliler ki, çizgileri onları ifade edebilsin. Ayrıca tüm güzel sanatların özünde hoşgörü vardır, olumlu-olumsuz tüm eleştirilerden çıkarılacak bir dersleri olmalı.
Eklemek istediğin bir şey var mı?
İnsanların çizimi sadece yetenekle ilişkilendirmesinden çok rahatsız oluyorum. Bence bunu gerçekten istemek, çizerken zevk almak yetenekli olmaktan daha önemli… İnsanları bu konuda yüreklendirmeyi seviyorum. Küçücük bir deneme için bile olsa insanların eline kalem almalarını sağlayabilirsek ne mutlu bize.
Bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim, çizgilerimle ifade edemediğim birkaç cümleyi de bu vesileyle kurmuş bulundum.